Abstract
Space, with its intangible and tangible existence, its power of representation and its interactive character, is one of the concepts that has been important for the field of cinema. The space, with its representation in the film, becomes a tool for movies to structure fictional narrative. In the visual arts, “constructed” space is not only a means to describe the main story, but also the representation of itself, with its form, elements, and many other semantic mediums. The relationship between body and space is interactive in both real life and fictional narratives. In this context, architectural and urban spaces are one of the important tools of cinematography in terms of representing the relation of people with other people and with their built and natural environment of the narrative. A movie presents its fictional world with its spaces and characters, and it is constructed within a different way with each viewer's perception. In this context, sci-fi movies differ as creative and innovative fields, as represent imaginations or predictions for the technologies and lifestyles of the future and incorporate entertainment and philosophy together. In this framework, the study discusses the interaction of the body and space in science fiction films and focuses on different forms of interactions of future. As of the 60s, in parallel with the social, economic, ecological and scientific research environments of the period, it can be seen that science fiction film themes have developed in two main topics as the future life on Earth or as the new living/ exploring environments in space. With this study, a reading about “futuristic fictions of built environment, the relationship between human and space and the position of the human body in this relationship” was carried out through the selection of movies since 60s within the framework of these two main themes. With this study it is aimed that giving an overview about how the relationship between built environment and human has been constructed and how the human body has been positioned within these spaces. In this context, it is observed that the human body has always been in focus; that the use of perfect body is getting decreased in nowadays‟ movies; that yet the form of the relationship between body and space is changed but the relation and the interaction always continue; that the interaction -from scale of urban to interior spaces- is getting more active.
Mekân, soyut ve somut varlığı, temsil gücü ve etkileşimli karakteri ile sinema alanı için başından bu yana önemli olmuş kavramlardan biridir. Mekânın filmler için hikâyeyi, fikri, durumu anlatmaktaki temsil gücü, onu aracı konuma getirirken, aynı zamanda sinemanın diğer sanat alanlarından farklı olarak zaman boyutu ile mekâna ve mekânın temsiliyetine ilişkin farklı deneyimler sunuyor olması da önemli bir bağlayıcı unsur olmuştur. Görsel sanatlarda “inşa edilen” mekân, yalnızca ana hikâyeyi tanımlamak için bir araç değil, aynı zamanda biçimi, unsurları ve diğer birçok anlamsal aracılarıyla temsilin kendisidir. Kuşkusuz hem beden hem de mekân ilişkilerinde etkileşimlidir. Mimari mekân gerek hikâyenin oluşturulması gerekse bireylerin birbirleriyle ve çevreyle ilişkilenme biçimlerini aktarmasıyla sinematografinin temsil bakımından önemli araçlarından biridir. Sinema filmlerinde beden ve mekân, hikâyenin canlanmasına, izleyicinin gören ve hayal eden olarak söz konusu kurguya dahil olmasına aracı olmaktadır. Çalışma için çerçeve olarak seçilen bilim-kurgu filmleri ise geleceğe, teknolojiye ve yaşam biçimlerine yönelik hayal, yorum ve öngörüler dünyası sunup eğlenceyi ve felsefeyi birlikte barındıran niteliğiyle sinema alanında yaratıcı, ilgi çekici ve düşündürücü bir alan yaratmaktadır. Makale, bilim kurgu filmlerinde bedenin ve mekânın etkileşimini ele almakta ve gelecek kurgularında mekân ve beden arasındaki farklı ilişkilere odaklanmaktadır. 60‟lı yıllar itibariyle, dönemin sosyal, ekonomik, ekolojik ve bilimsel araştırma ortamları ile paralel olarak, bilim kurgu film temalarının Dünya‟daki gelecek yaşam ve yeni yaşam mekânlarının araştırıldığı veya kurulduğu uzay keşif süreci konularında ağırlık kazandığı görülmektedir. Söz konusu süreçte belirginleşen bu iki tema, gelecek zamanın yapılı çevre öngörüleri, kurgulanan bu mekânlarda bedenin nasıl var olduğu ve mekânla ilişkisini nasıl kurduğu noktaları üzerine, oluşturulan film seçkisi üzerinden bir okuma gerçekleştirilmiştir. Seçki, söz konusu iki farklı mekânsal bağlam çerçevesinde, 60‟lı yıllar ile başlatılmış ve günümüze kadarki süreç içerisinde hem zamansal olarak hem beden-mekân ilişkisi bağlamındaki kurgusu ile dengeli bir örneklem çeşitliliği sağlayacak biçimde oluşturulmaya çalışılmıştır. Çalışma, yapılı çevre – insan ilişkisinin yaklaşık son elli yılın bilim kurgu filmlerinde nasıl kurgulandığına ve bedenin bu mekânlar içinde nasıl konumlandırıldığına ilişkin bir bakış sunmaktadır. Bu çerçevede insan bedenin mükemmelleştirildiği kurguların günümüze doğru yerini bedenin mevcut hali ile yer bulduğu kurgulara bıraktığı; “beden”in her zaman odakta yer aldığı, mekânla ilişkilenme biçimleri değişse de bu iletişim ve etkileşimin sürekli devam ettiği; beden-mekân arasındaki etkileşimin gerek kent gerek iç mekân ölçeğinde süreç içerisinde daha aktif bir hal aldığı görülmektedir.