Abstract
The body has always been the subject of discussions whether in ancient, modern or posthuman times. In these discussions, it has been instrumentalized, domesticized, and even cursed or glo-rified, mostly through the dualisms such as mind/body, soul/body and self/other. Posthuman thought criticizes this dualistic comprehension for the body and proposes a post-dualistic under-standing. This post-dualism blurs the distinctions starting from the ones between the human and machine, human and animal for a posthuman body. This study approaches the posthuman body as a post-dualistic entity as well. Through a qualitative research method, the academic literature was reviewed concerning the prominent debates on these issues and discussed the findings with the practical works of art. Primarily, Donna Haraway’s arguments on the body with the notion of cyborg and Katherine N. Hayles’ concept of posthuman were examined for building a basis of the research. At the intersection of these concepts, Deleuze & Guattari’s notion of becoming and becoming-machine notion were explored. Becoming-machine not only relates to Body without Or-gans (BwO), but also emerges as a developed concept for posthuman in Rosi Braidotti’s texts too. Braidotti interprets this Deleuzian concept in a critical posthuman perspective and proposes a new notion as Organs without Bodies. This concept connects to BwO with its criticism on organism and also benefits from Foucault’s arguments for biopower and biopolitics. So, Braidotti discusses Fou-cault’s arguments on modernity to develop a criticism on biotechnological capitalism. Therefore, this research aims to discuss these interrelated critical subjects through biotechnological manifes-tations in contemporary art. In this scope, the purpose of this study is to interpret critical issues on the body from an interdisciplinary point of view and contribute to the academic literature with an alternative discussion mentioning the post-dualistic possibilities of the posthuman body.
Beden gerek antik çağda, gerek modern, gerekse de insan sonrası zamanlarda her zaman tar-tışmaların konusu olmuştur. Bu tartışmalarda beden çoğunlukla zihin/beden, ruh/beden ve ben/öteki düalizmleri üzerinden araçsallaştırılmış evcilleştirilmiş hatta lanetlenmiş ya da yü-celtilmiştir. İnsan sonrası düşünce, bedene yönelik bu düalist anlayışı eleştirir ve post-düalist bir anlayış önerir. Bu post-düalizm, insan sonrası bir beden için insan ile makine, insan ile hayvan arasındaki gibi ayrımlardan başlayarak birçok ayrımı bulanıklaştırır. Bu çalışma da in-san sonrası bedene post-dualistik bir kendilik olarak yaklaşmaktadır. Bu konularda öne çıkan tartışmalara ilişkin akademik literatür nitel bir araştırma yöntemiyle taranmış ve bulgular sanat uygulamaları aracılığıyla tartışılmıştır. Araştırmaya temel oluşturmak amacıyla öncelikle Don-na Haraway’in siborg kavramıyla ilgili bedene dair argümanları ve Katherine N. Hayles’in in-san sonrası kavramı incelenmiştir. Bu kavramların kesişiminde Deleuze ve Guattari’nin oluş ve makine-oluş kavramları irdelenmiştir. Makine-oluş sadece Organsız Beden (BwO) ile ilgili değil aynı zamanda Rosi Braidotti’nin metinlerinde de posthuman için geliştirilmiş bir kavram ola-rak karşımıza çıkmıştır. Braidotti, bu Deleuzeyen kavramı eleştirel bir posthuman perspektifle yorumlar ve Bedensiz Organlar olarak yeni bir kavram önerir. Bu kavram organizmaya yönelik eleştirisiyle Organsız Beden kavramına bağlanır ve aynı zamanda Foucault’nun biyoiktidar ve bi-yopolitika argümanlarından da yararlanır. Böylece Braidotti, biyoteknolojik kapitalizme yönelik bir eleştiri geliştirmek için Foucault’nun moderniteye ilişkin argümanlarını tartışır. Dolayısıy-la bu araştırma birbiriyle ilişkili bu kritik konuları çağdaş sanattaki biyoteknolojik tezahürleri üzerinden tartışmayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda bu çalışmanın amacı, bedene dair kritik konuları disiplinlerarası bir bakış açısıyla yorumlamak ve insan sonrası bedenin post-dualistik olanaklarını vurgulayan alternatif bir tartışmayla akademik literatüre katkıda bulunmaktır.